Macaristan ’ın başkenti Budapeşte sessiz ve münzevi bir atmosferle misafirlerini karşılıyordu. Orta Asya’da başlayan Macarların tarih sahnesindeki hikâyesi Orta Avrupa’da sürüyor. Bu hikâyeye ettiğimiz tanıklığın bir nişanesi olarak yazmaya devam ediyorum. Macaristan hakkında zihnimdeki profilin, fikrimin; ziyaretim sonrası farklılaştığını belirtmek isterim. Şehrin dokusunun geçen yıllara rağmen çok iyi korunmuş olması beni etkileyen önemli unsurların başında geliyor. Şehrin sokaklarında tarihin eşsiz tonlarını müşahede edebiliyorsunuz.
Tuna’nın kenarından Zincirli Köprü’yü geçerek Peşte’den Buda’ya ulaşmıştım. Tuna’yı ve Budapeşte’yi tepeden gözlemlemek amacıyla Budin Kalesi’ne tırmanıyordum. Burada iki seçenek mevcut: 1870 yapımı Budava Siklo isimli nostaljik finiküler ile çok kısa bir seyahat sonrası tepeye erişebilirsiniz. Yok, eğer benim gibi ben adım adım, şehri seyrede seyrede tepeye ulaşmak istiyorum derseniz de yeşillikler arasından tepeye tırmanın verdiği keyif tarif edilemez.
Nostaljik finikülerin videosunu izlemek için tıklayınız.
Kraliyet Sarayının (Royal Palace) bulunduğu alanı gezdiğinizde birçok tarihi objeyi görebilirsiniz. Bu alan tarih boyunca kalenin içerisinde bulunduğu için çok kez hasar görmüş. Fakat yerinde restorasyon çalışmaları ile tarihi dokusu korunarak günümüze ulaşmıştır. Matthias Çeşmesi, sarayın bahçesinde yer alan tarihi bir eser. Bu çeşme, Kral Matthias Corvinus tarafından yönetilen bir avcı grubunu simgeliyor. Bu eser, sarayın bulunduğu alanda en çok fotoğraflanan objelerin başında geliyor. Tuna’ya tepeden bakan kartal heykeli de ilgi çeken heykellerden bir tanesi. İç avluda gezinirken Macaristan Ulusal Galerisini de ziyaret edebilirsiniz.
Sarayın avlusundan çıkıp dışarıya doğru yürüdüğünüzde ok talimi yapan Macarların simgelendiği bir alana ulaşacaksınız. Macar Bayrakları ile donanmış bu alan Buda Kalesinin dış çeperinde yer alıyor. Hemen ileride şirin bir bina göreceksiniz. Önünde eski üniformalarıyla Macar Ordusu mensuplarından iki askerin nöbet tuttuğu bina, şuan ki Macar Cumhurbaşkanı Janos Ader’in ikamet ettiği Cumhurbaşkanlığı Rezidansı.
Tüm kale sahibi, kale kentlerde olduğu gibi Macaristan Kalesinin içerisinde mahalleler kurulmuş. Kısa bir yürüyüş sonrası sokak pazarının olduğu küçük pazar yerine ulaşıyoruz. Sokağın başında münzevi bir Posta Binası var. Sarı renkli duvarları, turkuaz renkli dış kapısıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Ama kale içindeki her bina bu renkliliği size hissettiriyor. Bizim Arnavut kaldırımı dediğimiz şehir yüzeyleri, kale içindeki yollarda varlığını gösteriyor. Bu manzara insana sanki bir film platosundaymış gibi hissettiriyor.
Matthias Kilisesi
On birinci yüzyılda Gotik tarzda inşa edilen bu kilise, inanılmaz mimarisiyle sizi gördüğünüz ilk andan itibaren etkilemeye başlıyor. Bu kilise Budapeşte’nin ilk mahalle kilisesi olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda kilise, yüzyıllar boyunca Macar krallarının taç giyme törenlerine ve evlilik merasimlerine ev sahipliği yapmıştır.
1541 yılında Buda’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmesinin ardından kilise camiye çevrilmiştir. Yapı, Kanuni Sultan Süleyman’ın Buda’ya giriş yaptığı gün ilk kez cami olarak kullanılmış ve Kanuni Buda’nın alınmasından dolayı ‘Şükür Namazı’nı burada kılmıştır. Ancak yapının camiye çevrilmesi nedeni ile içindeki ikonlar kaldırılmış, freskler alçı ile kaplanarak duvarlar İslami motifler ve ayetler ile süslenmiştir.
1686 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun Buda’dan ayrılmasının ardından, kilisedeki İslami motif ve işlemeler sökülmüş, alçıların altında kalan freskler ve atlar kısmı tekrar ortaya çıkarılmıştır. Bazı yazılarda rastlayabileceğiniz Türklerin kiliseye büyük zarar verdikleri açıklamaları ise bu fresklerin ve işlemelerin tekrar ortaya çıkarılabilmiş olmaları nedeni ile yanlıştır. *
Balıkçılar Tabyası (Fisherman’s Bastion)
Kilisenin avlusundan içeriye girdiğinizde Macar Devletinin 1000.yılını kutlamak amacıyla 1895 yılında inşa edilen Balıkçılar Burcu’na erişiyorsunuz. Sadece 100 yıllık bir mekan olmasına rağmen bölgenin en popüler duraklarından bir tanesi olan Balıkçılar Tabyası; panoramik fotoğrafların çekimi için inanılmaz bir görüntü fırsatı veriyor. Bu burçta Tuna’yı ve Peşte’yi uzun uzun seyredebilirsiniz. Aynı zamanda burcun bir kısmında da kale ziyareti sırasında bir kahve arası vermek isteyenler için bir kafe-restaurant bulunuyor. Orada verdiğim kahve molası 40 yıl aklımdan çıkmayacağını tahmin ettiğim bir fotoğraf ile hala zihnimde taptaze. Tuna ve Peşte’nin inanılmaz manzarası eşliğinde yudumladığım kahvenin tadı hala damağımda… Sadece o manzara ile o kahveyi yudumlamak için bile Budapeşte seyahati için tekrar yola koyulabilirim.
Renkli Macar evlerinin önünden, Arnavut kaldırımlarını andıran yollardan geçerek şehre inmek için yola koyulmuştum. Macaristan’a geldiğimden beri ıssız sokakları, sessiz caddeleri çok gözlemledim. Hatta Macaristan için zihnimde kalan olumsuz tek unsur bu sessizlik ve sokaklardaki insan yokluğu diyebilirim. Sanırım buraya ülkeye girişimden bu yana bilet alma makinelerinin önünde dahi dilenen evsizleri eklemeyi unuttum.
Budapeşte’de adım başı evsiz görebilirsiniz. İstanbul’da böyle bir durumla karşı karşıya kalmadığımız için beni cidden çok şaşırttı. Tren bileti alırken makineye sizin yerinize aniden tuşlayıp bilet almanıza yardımcı oldum diye sizden para talep eden evsizler turistler için hoş bir tablo oluşturmuyor. Budapeşte’den ilk trenle havaalanına gittiğim sabahın erken saatlerinde de aynı gerçekle farklı bir boyutta yüzleştim. Tren istasyonunun içi evsizler için bir sığınak olmuştu. Merdivenlerden tren girişine yürürken bir evsize dokunmamak için ciddi bir gayret gösterdim, diyebilirim.
***
Kahramanlar Meydanı (Hösök Tere)
Bu meydanı akşam saatlerinde Macar arkadaşım Arpad ile gezdim. Arpad ismi aynı zamanda burada simgelenen 13 Macar İmparatorundan birinin de adı olma özelliğini taşıyor. Arpad, buradan aldığı ilhamla bana eski yöneticileri hakkında büyük iştiyakla bilgiler verdi ve beni gezdirdi. Heykellerden oluşan anıt, 1896 yılında inşa edilmiş, şehrin uğrak noktalarından birisi. Meydanda aynı zamanda Macar Güzel Sanatlar Müzesi de yer alıyor.
Bu meydana ulaşmadan önce diplomatik misyonların olduğu caddede, Türkiye’nin Macaristan’daki büyükelçiliğini de görebilirsiniz.
Meydandan karşıya geçip yürümeye devam ettiğinizde parkın içinde bir şato göreceksiniz. İlerleyen saate rağmen Macar dostumla burayı keşfetmek için donmuş gölün üzerindeki köprüden geçerek görkemli şatonun, giriş kapısına ulaşıyoruz.
Burası bana tarih derslerinde öğrendiğimiz, çeşitli vesilelerle kitaplarda önümüze gelen feodalite ve dere beyler yönetim sistemini hatırlattı. Bu şato meğerse Avrupa’nın en büyük tarım müzesi imiş. Saatin geç olduğundan ötürü içerisini gezmek mümkün olmadı ama mimarisi gerçekten ilgi çekiciydi. (Magyar Mezögazdasagi)
St. Stephen’s Bazilikası
Şehrin önemli mimari yapılarından bir tanesi olan bu bazilika, Macar Parlamento Binası ile eşit yüksekliktedir. 96 metrelik bu yapının parlamento binası ile eşit boyutta olması şöyle yorumlanmıştır: dünyevi ve manevi düşünce biçimi eşit önemdedir. Yürürlükte olan mevzuata göre bu iki binayı geçen (96 metreden yüksek) yükseklikte bina inşa edilemez.
Macaristan Havayolları – Wizz Air
Macaristan menşeli Wizz Air, 2003 yılında Amerikalı lider yatırımcı Indigo Partners tarafından kuruldu. 2014 yılı istatistiklerine göre şirket, 15 milyonu aşkın yolcuyu Avrupa’nın çeşitli destinasyonlarına uçurdu. Şirket kabin çantası kullanımını teşvik ederek, makul fiyatlarla (low-cost) uçuş hizmetlerini sunuyor. Şirket bünyesinde 65 Airbus tipi uçak bulunuyor.
İstanbul’dan Sabiha Gökçen Havaalanı üzerinden haftanın beş günü başkent Budapeşte’ye uçuşlar gerçekleştirmektedir.
Macaristan’daki Budapeşte Ferihegy Uluslararası Havalimanı’nda 2006’da açılan havaalanı yer hizmetleri ihalesinin ÇELEBİ Yer Hizmetleri Holding tarafından kazanılmasıyla, bu havaalanında yer hizmetleri 10 yıldır bir Türk firması tarafından verilmektedir.
Budapeşte’nin her sokağında, her caddesinde Macarların Török Restaurant diye çağırdıkları Türk Restaurantlarını da unutmadan ifade etmiş olayım.
*geocat.com.tr sitesinden alıntı yapılmıştır.
Dünyadaki en büyük mutluluk, bu dünyanın şahidi olmaktı…