KUŞAK-YOL İNİSİYATİFİ VE TÜRKİYE
15.yüzyıldan günümüz modern dünyasına dek; Afrika, Asya ve Amerika kıtalarının istikametleri, Avrupa’daki gelişmeler ve alınan kararlar çerçevesinde şekillendirildi. Ardından bunu Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) hegemonyası takip etti. Günümüz küresel dinamikleri ve bileşenleri incelendiğinde küresel yönetişimdeki ‘Batı’ hegemonyasının temelden sallandığını ve tartışmasız üstünlüğünün artık söz konusu olmadığını belirtmek gerekir. Batılı güçler zayıflarken, Asya’daki gelişmekte olan devletler özellikle de Çin, onlarca yıldır yükseliş trendi içerisinde ve güçlerini konsolide ediyorlar. Güç ekseni Doğudan Batıya doğru kayıyor iken; dünya daha önce hiç olmadığı kadar çok kutuplu bir form almış durumda.
‘’Özgür dünyanın lideri’’ ABD Başkanı, Donald J. Trump milliyetçi, korumacı, gümrük vergileri uygulayan, sınırlarına duvarlar ören, ülkesini Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (UNHRC) ve Paris Anlaşması gibi önemli küresel örgüt ve inisiyatiflerden çekip, liberal dünya düzenini eylemleri ile tehdit ederken; Çin devlet başkanı Xi Jinping küresel ticaretin en büyük savunucusu, küreselleşme ve ekonomik açıklığın en büyük taraftarı olarak küresel siyasetteki pozisyonunu tanımlıyor. Şüphesiz bu uluslararası ilişkilerde günümüze dek hüküm süren norm, eylem ve faaliyetlerin bir bakıma ters düz olması halidir. Çin liderlik ettiği Kuşak-Yol İnisiyatifi (BRI) çerçevesinde küresel kalkınma ve entegrasyonu teşvik etmekle beraber, kendisinin uluslararası camiadaki etkinliğini de pekiştiriyor, güçlendiriyor.Tarihi İpek Yolu ve bu bağlamdaki faaliyetler ulusal sınırlardan etkilenmeyen, tüccarların herhangi bir kısıtlama ile karşılaşmaksızın ürünlerini ticari merkezlere güvenli bir şekilde ulaştırarak bunların değiş tokuşunu mümkün kılan bir modelden oluşuyordu. Bu ilişkiler sayesinde Asya, Avrupa ve Ortadoğu coğrafyaları arasında bilim, kültür ve sanat alanlarında etkileşimler mümkün oldu. Dünyanın en büyük ticari aktörü, enerji tüketicisi, satın alma gücü endeksine (PPP) göre en büyük ekonomisine sahip ülke olan Çin, antik İpek Yolunu yeniden canlandırarak Avrasya bölgesinde ekonomik kalkınma ve entegrasyonu arttırarak bölgede altyapıyı geliştirmeyi, ticareti güçlendirmeyi amaçlıyor. Kuşak-Yol İnisiyatifi yeni tren hatları, otobanlar, limanlar, gaz ve petrol boru hatları, güç santralleri ve internet ağlarının kurulması gibi dev kalkınma ve altyapı projelerine öncülük ediyor, bölgeyi entegre etmeyi amaçlıyor. Kuşak-Yol İnisiyatifi, Xi Jinping tarafından 2013 yılı Ekim ayında Kazakistan Nazarbayev Üniversitesindeki bir konuşmada ilan edildi. O günden bu yana küresel medyada ve politika merkezlerinde en önemli tartışma konularından biri olarak hararetle irdelenmektedir. Bir kısım çevreler Kuşak-Yol İnisiyatifini yeni ‘Marshall Planı’ olarak lanse etmiş olsa da projelerin arkasındaki motivasyonlar incelendiğinde bu iddiaların gerçekçi olmadığı anlaşılacaktır. En nihayetinde Marshall Planı, Avrupa’daki savaş alanlarının yeniden imar ve inşasına odaklanmakla beraber Komünizm ideolojisinin yayılmasının engellenmesi ve Amerikan ürünlerinin serbest dolaşımı gibi hedefler üzerinde temellendirilmişti.
Çin ise Kuşak-Yol İnisiyatifi ile beraber ideolojik bir angajmandan ziyade katılımcı ülkeler ile var olan ticari bağların güçlendirilmesini, bölgedeki entegrasyonun arttırılmasını ve Çinli şirketlerin dünya çapındaki etkilerinin kuvvetlendirilmesini amaçlıyor. İnisiyatif, kara ve denizden ekonomik kuşaklar oluşturarak Çin’i bu kuşakların merkezinde güçlü bir ekonomik cazibe noktası olarak tasvir ediyor. Bu bağlamda özellikle Pakistan üzerinden Çin-Pakistan koridoru sayesinde ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliği açısından hayati önemde olan enerji güvenliğinin tesis edildiğini ifade edebiliriz. Bu koridor, Çin’in özellikle Orta Doğu’dan ithal ettiği petrolün Malakka Boğazı kullanılmadan kara bağlantısı ile anakaraya ulaştırılmasını sağlayarak, Malakka Dilemması olarak da ifade edilen Çin’in bu boğaza bağımlığını çözmüş gibi görünüyor. Dünyanın en çok enerji tüketen ve en çok petrol ithal eden ülkesi olarak Çin, Kuşak-Yol İnisiyatifi ile kendisinin enerji tedarikini Orta Asya, Rusya ve Güneydoğu Asya’da öncülük ettiği yeni boru hatları ile güvenli hale getirmeye amaçlıyor. Bölgenin elektrik nakil şebekelerinin modernizasyonu ve güçlendirilmesi de şüphesiz bu bağlamda kritik altyapı girişimlerinin bir tanesidir.
Kuşak-Yol İnisiyatifi ile birlikte Çin;
- Kendi şirketlerinin dünya sathında yeni merkezlere açılmasını böylelikle Çinli şirketlerin planladığı, inşa ettiği ve sonrasında tedarikini sürdürdüğü projelerin geliştirilmesini teşvik ediyor,
- Kalkınma projelerine kredi sağlıyor, bu krediyi elde etmek için en az bir Çinli ortağın olmasını ya da proje çerçevesinde Çinli işçilerin istihdam edilmesini şart koşuyor,
- Altyapı ve kalkınma projeleri merkezli yatırımlarla Çin firmaları ve onların sağladıkları ürün ve hizmetler için yabancı talep oluşturmuş oluyor.
Uluslararası ticarette üretici ve alıcı arasındaki lojistik zincirinin yönetimi şüphesiz önem arz etmektedir. Lojistiğin temel gayesi ürünü tüketicilerle buluşturmaktır, bu ulaştırma servisi kritik olmakla beraber ürünün nihayetinde son fiyatını belirleyen depolama masrafları açısından da belirleyicidir. Lojistik zincirini kontrol etmek Çin’in şüphesiz rekabet gücünü arttırmaktadır. Kuşak-Yol İnisiyatifi, genel itibariyle Çin’in küresel ilişkilerde artan etkinliğinin en önemli nişanelerinden bir tanesi olmuştur. Bu bağlamda projenin coğrafi olarak etki alanının dünya GSYİH (GDP)’in %60’ını oluşturduğu, dünya nüfusunun %30’luk bir kesimini kapsadığı tahmin edilmektedir. Şüphesiz bu rakamlar Çin’in uluslararası arenadaki artan etkinliğini açık bir şekilde ifade ediyor. Çin’in ‘aşırı kapasite’ (overcapacity problem) problemini çözmede Kuşak-Yol İnisiyatifinin kolaylaştırıcı rol oynayacağı öngörülüyor. Örneğin çelik sektörünün ulusal bazda tahmini 300 milyon tonluk fazlası olduğu ve inisiyatif kapsamında katılımcı ülkelerden talep olması durumunda bu kaynakların kaydırılabileceği Çinli yetkililer tarafından ifade edildi.
Kuşak-Yol İnisiyatifi stratejik olarak şu konulara odaklanmaktadır:
- Çin’in hinterlandını güvenli hale getirmek
- Çin’in sosyal bütünlüğünü ve birliğini güçlendirmek
- Ülkedeki bölgesel (kıyı ve iç kesimler arasındaki) kalkınma farklarını azaltmak
- Katılımcı ülkelerin oluşturduğu bölgelerde fakirliği azaltmak, terörizm riskini en aşağı indirmek
- Ülke içerisinde (genellikle Sincan Uygur Özerk bölgesi işaret ediliyor) ve sınır bölgelerindeki radikal unsurların aktivitelerini minimize etmek
Çin, iddialı, gelişmekte olan bir ülke olarak, Kuşak-Yol İnisiyatifi ile küresel siyasetteki büyük güç pozisyonunu yeniden kazanmak ve hâlihazırdaki yerini yeniden tanımlamak istiyor. Kuşak-Yol İnisiyatifinin amacı, uzun vadede küresel ekonomide ve politik arenada yeni bir düzen kurgulamak. İnisiyatifin istikameti ve çıktıları bize bu girişimin başarılı olup olmayacağına dair anekdotlar sunacak.
KUŞAK-YOL İNİSİYATİFİ VE TÜRKİYE
Türkiye, kurumları ve cumhuriyetin kuruluşundan bu yana inşa ettiği kimlik ile Batı sisteminin bir parçası. Türkiye, Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri yürüten, NATO ittifakının üyesi, ABD ile stratejik ilişkileri olan orta büyüklükte bir bölgesel aktör. Batı ile ilişkilerdeki mevcut tüm tartışma ve türbülanslara rağmen Türkiye’ye tüm kurumları ile Batı ile olan sistemik ilişkilerini sürdürmeye devam ediyor. Bu bağlamda Çin’in Kuşak-Yol İnisiyatifinde jeopolitik olarak çok kritik bir coğrafyada konumlanan, Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan bir ülke olarak Türkiye’nin inisiyatife katılımından ziyadesiyle memnun olduğunu kestirmek güç değil.
Kuşak-Yol Forumunun 2017’deki ilk oturumuna Türkiye’yi temsilen Cumhurbaşkanı Erdoğan katılmış, Türkiye oturuma devlet başkanı düzeyinde katılan birkaç ülkeden biri olmuş ve bu inisiyatife atfedilen önemi vurgular bir işaret olarak yorumlanmıştı. 2019’da düzenlenen ikinci oturumuna Cumhurbaşkanı Erdoğan katılmadı, Türkiye ulaştırma bakanı düzeyinde temsil edildi. Şüphesiz bu kararda Çin’in Uygur Türklerine yönelik politikaları ve o dönemki iç kamuoyu baskısı etkili oldu. Türk Dışişleri bir açıklama yayımlayarak ‘Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikası insanlık adına büyük bir utanç kaynağıdır’ diyerek sert bir şekilde Çin’i eleştirdi. 2009 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan Uygur meselesi bağlamında Çin’i soykırım yapmakla suçlamıştı.
Forumdan iki ay gibi kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin’i ziyaret etti ve ikili ilişkilerin önemini vurguladı. Serbest ticaret ve çok taraflılığın önemi konularında iki devletin aynı vizyonu paylaştığını ifade etti. Resmi ziyaret öncesi ve sonrasında Türk tarafının Uygur Türkleri meselesinde oldukça ihtiyatlı ve dikkatli bir tutum aldığını gözlemledik. Batılı 22 devletin Uygur meselesi bağlamında Birleşmiş Milletlere yazdığı kritik mektuba, Çin tarafı, içerisinde Pakistan, Mısır, Suudi Arabistan gibi Müslüman çoğunluklu ülkelerin de olduğu 37 devletin desteğini alarak yanıt verdi.
Türkiye-Çin ekonomik ilişkileri 2018 itibariyle 23 milyar $ seviyesine erişmiş durumda. Çin lehine 18 milyar dolarlık dengesizlik ikili ilişkilerde Türkiye’nin katiyetle üzerinde çalışması gereken bir gereklilik olarak duruyor. Türkiye’nin ekonomik sıkıntılarla boğuştuğu bu konjonktürde Çin Merkez Bankası tarafından 2019 yılı Haziran ayında transfer edilen 1 milyar $ değerindeki fon, şüphesiz dikkate değerdir.
Kuşak-Yol İnisiyatifi ve Türkiye:
- Türkiye ve Çin, Kasım 2015’de Kuşak ve Yol İnisiyatifi bağlamında karşılıklı mutabakat zaptı imzaladı.
- Türkiye’nin öncülük ettiği Anadolu’yu Orta Asya ve Çin’e bağlamayı hedefleyen ‘Orta Koridor’ girişimi ile Kuşak-Yol İnisiyatifi hedef bağlamında örtüşmekte ve birbirini tamamlayıcı özellikler taşımaktadırlar. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolunun hizmete alınması ve Trans-Hazar Uluslararası Ulaştırma hattına bağlanması Çin-Türkiye-Avrupa ulaşım hattının tesis edilmesi açısından kritiktir. Türkiye, 2019 yılının Kasım ayında Çin’in Xi’an şehrinden çıkan China Railway Express yük trenini ağırladı. Trenin, Çin, Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye, Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan, Slovakya rotasını izleyerek toplamda 12 gün içerisinde Çekya’ya ulaşması bekleniyor. Tren, Bakü-Tiflis-Kars hattını kullanarak Marmaray’dan geçiş yapan ilk yük treni oldu.
- Kuşak-Yol İnisiyatifi bağlamında Türkiye’ye Çin’den gelen direkt yatırımlar arttı. 2014 yılında Ankara-İstanbul hızlı tren hattının ikinci safhasının tamamlanması, ICBC’nin Tekstilbank çoğunluk hisselerini alması, Kumport limanının Cosco Pacific’e satışı, NETAŞ’ın ZTE Cooperatief U.A.ile ortaklığı; Çin’in Türkiye’deki finans, ulaştırma, enerji ve telekomünikasyon gibi çeşitli sektörlerdeki yatırımları olarak dikkat çekmektedir.
Çinliler binlerce kilometrelik yolculuklar tek bir adımla başlar der. Çin, Kuşak-Yol İnisiyatifi ile beraber Avrasya’yı entegre etmek, bölgedeki altyapıyı güçlendirip, ekonomik ilişkileri sağlamlaştırmak adına büyük bir adım attı. ABD’nin küresel ekonomik sistemi geliştirmeye daha fazla iştiyakı olmadığı bir konjonktürde Kuşak-Yol İnisiyatifi bir ‘grand strateji’ olarak Çin’in küresel alanda liderlik yetilerini göstermesinde eşsiz bir fırsat olarak öne çıkmaktadır. Proje, devasa kalkınma girişimi olarak yüksek umutlar ve motivasyon yarattı. Avrupa ve Asya’nın entegrasyonunda, Çin’in Avrupalı pazarlar ile olan irtibatını arttırmada, Çin devlet başkanı Xi Jinping’in ‘Asrın Projesi’ olarak tanımladığı Kuşak-Yol İnisiyatifinin etki ve rolü kritik olacak.
**