1. Home
  2. Akademik
  3. Suriye Dosyası
Suriye Dosyası

Suriye Dosyası

0

Suriye Dosyası isimli yeni bir yazı dizisine başlıyoruz. Bu yazı dizisi ile, Suriye krizi özelinde Türkiye’nin dış politikasına dair genel bir çerçeve sunmayı, aynı zamanda yakın tarihli gelişmeleri kronolojik olarak takip ederek, kümülatif bir bakış açısı inşa etmeyi amaçlıyorum. Tarihin bu denli hızlı aktığı bir coğrafyada, gelişmeleri anlamanın, kümülatif bir bakış açısı ile ancak mümkün olduğunu düşünüyorum, umarım bu yazı dizisini okuyanlara bir katkı sunabilirim.

***

Türkiye, Suriye krizinde başından bu yana uluslararası aktörleri Suriye’nin kuzeyinde BM koruması altında, insanların kara ve hava güçlerinin bombardımanlarından emin olabileceği, uçuşa yasak ‘’güvenli bölgelerin’’ [1] oluşturulması konusunda ikna etmeye çalıştı. BMGK, mülteci akınlarının ve binlerce Suriyeli sivilin saldırılarda ölmesini engelleyebilecek adımları atmadan çok uzaktı, politika üretemedi, üretmedi.

Suriye Krizi: Tarihsel Bir Değerlendirme

Terör Örgütünün Meşrulaştırılması Çabaları

Tüm bu süreçler akabinde DEAŞ’la mücadele kapsamında ABD ve onun liderliğindeki koalisyon PKK/PYD-YPG unsurlarını eğitti, donattı ve uluslararası kamuoyunda bu terörist unsurları ‘’özgürlük savaşçıları’’ olarak lanse etti. 8 Şubat 2015’te Elysee Sarayı’nda Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande tarafından PYD-YPG terörist unsurları ağırlandı, bu örgütün Avrupa başkentlerindeki faaliyetlerini hızlandırıcı bir işlev gördü. PYD-YPG,  Şubat 2016’da Rusya’nın başkenti Moskova’da ilk ‘’diplomatik’’ temsilciliklerini açtığını duyurdu bunu Prag, Berlin, Stockholm gibi Avrupa başkentlerinde ofislerin açılması takip etti. AB’nin başkenti Brüksel’de PKK/KCK/PYD-YPG flamaları ve Abdullah Öcalan posterleri ile tanıtımlar yapıldı.

<

2016 Nisan’ında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesi Amerikan Hükümetinin basın organı VOA, ‘’İstenmeyen Misafir Erdoğan’a Randevu yok’’ [2] başlıklı haberi ile medya spekülasyonlarına girişti. Mayıs ayında Suriye’nin kuzeyinde YPG armalı, ABD özel kuvvetler askerlerinin fotoğrafları yayımlandı.

Fırat Kalkanı

24 Ağustos 2016, Türkiye, sınır boylarının DEAŞ’tan temizlenmesi ve PKK/PYD-YPG unsurlarının Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e inen bir terör koridoru oluşturmasını engellemek üzere Fırat Kalkanı Operasyonunu başlattı.

Savunma Bakanı Fikri Işık, El Bab Operasyonuna koalisyon güçlerinin destek vermemesi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Işık, ‘Koalisyonun destek vermemesi İncirlik Üssü’nün de sorgulanmasına neden oluyor’ dedi.[3]

Türkiye’nin Irak, Sincar’daki terör yuvalarının imha edilmesine yönelik hava harekâtı sonrası ABD Merkez Ordusu, yaptığı açıklamada Türk güçlerinin, ‘’ortaklarını’’ öldürdüğünü ifade etti bunu ABD’li subayların terör mevzilerine taziye ziyareti takip etti.

DAEŞ’in yeni görev sahası Mısır mı?

ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, Türkiye’nin, terör örgütü PKK ile ilişkili görmesi sebebiyle YPG’ye “isim değiştirme” tavsiyesinde bulunduklarını, bunun üzerine örgütün, adını “Suriye Demokratik Güçleri” (SDF) olarak değiştirildiğini söyledi.[4]

ABD’nin YPG-PYD unsurlarını silahlandırma ve onları modern teknolojik askeri teçhizatlarla donatma politikası ABD’deki yönetim değişikliğine rağmen sürüyor. DAEŞ’e karşı silahlandırıldığı iddia edilen bu grupların DAEŞ sonrası dönemde hala neden silahlandırıldığının bir cevabı yok. Bu muammayı Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle ifade etmişti: ” Nerede kullanacak bu silahları Amerika? DEAŞ diye bir şey mi kaldı ortada? Suriye’ye karşı mı kullanacak? Irak’a karşı mı kullanacak? Yok. E kime karşı kullanacak? Ya İran, ya Türkiye, sıkıysa Rusya. Şimdi buradan bir şey açıklıyorum. Rakka operasyonundaki DEAŞ militanlarının sürüleceği yer neresi biliyor musunuz? Mısır, Sina Çölü. Ve orada onlar istihdam edilecekler.”

DAEŞ teröristlerinin Suriye topraklarından ABD ve SDF güçlerinin ortak operasyonu ile nasıl tahliye edildiğini, DAEŞ üst düzey liderleri ve tonlarca mühimmatın Suriye dışına, ABD ve koalisyon güçlerinin bilgisi, onayı ve desteği ile nasıl çıkarıldığını BBC, ‘’Raqqa’s Dirty Secret’’ başlıklı özel haberiyle tüm dünyaya duyurmuştu. DAEŞ’in yeni proje alanının, yeni misyonun gerektirdiği yeni kimlik ile Nil Nehri ve Süveyş Kanalı bölgesi olduğu ve Mısır’ın toprak bütünlüğünün tehdit edileceğine dair projeksiyonlar[5] olmakla beraber, bunu zamanla görebileceğiz.

 

Uçak Krizi

Türkiye, Ekim ayında başlayan Rus jetlerinin Türk hava sahası üzerindeki (Yayladağı/Hatay bölgesi) ihlal ve tacizleri üzerine Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla, Rus büyükelçiyi bakanlığa davet etmiş ve bunu kamuoyuna şöyle duyurmuştu:

Sözkonusu ihlal, Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçisi, Bakanlığımız Müsteşar Vekili tarafından Bakanlığa çağırılarak kuvvetle protesto edilmiş, bu tür bir ihlalin tekerrüründen kaçınılması önemle talep edilmiş, aksi takdirde yaşanabilecek arzu edilmeyen bir hadiseden RF’nin sorumlu olacağı bildirilmiştir. (Dışişleri Bakanlığı, 269 No’lu Açıklama)

24 Kasım 2015’de ‘’arzu edilmeyen’’ hadise cereyan etti. Genelkurmay, milliyeti bilinmeyen bir uçağın 5 dakikada 10 kez uyarıldığını ve buna rağmen ihlale devam ettiğini takibinde söz konusu uçağa angajman kuralları çerçevesinde iki F-16 ile “müdahale edildiğini” duyurdu. Düşürülen jet, Rus jetiydi. Olay sonrası iki devlet arası münasebetler oldukça gerilmişti. Küresel çerçevede ise bir NATO üyesi, SSCB’nin varisi Rusya Federasyonu ile askeri olarak neredeyse bir savaşın eşiğine gelmişti.

 

Devam edecek… 

Bir sonraki yazı pazartesi günü dikkatlerinize sunulacak, ilginiz için şimdiden teşekkürler.

***

İlgili yazılarıma göz atmak isterseniz:

Bir haritanın düşündürdükleri: Halep 

Suriye’de Putin zamanı 

Kritik: Diyanet’in Daiş Raporu

IŞİD’den kurtarılan gazeteci Bünyamin Aygün ile o günleri konuştuk 

Suriye’deki Son Gelişmelerin Dinamikleri 

Sorunlu Miras Irak 

Dipnotlar:

[1] “Biz bunun belli yoğunluklu nüfusların olduğu yerlerde… Mesela Halep’in kuzeyinde olması lazım. Çünkü Halep’te hem rejim saldırıları var hem IŞİD saldırıları var. Halep’le Türkiye sınırları arasında olması lazım. İdlib’in Türkiye sınırlarına yakın yerlerinde, aynı şekilde Lazkiye’nin kuzeyinde, yine Haseke’de belli bölgelerde ve şu anki Cerablus bölgesinde, Ayn el Arab’da. Bütün bu kuşakta yerleşim merkezlerinin olduğu alanlara göre derinliği değişebilir” Ahmet Davutoğlu, Al Jazeera, 16.10.2014  link

[2] Voice of America’nın haberi, link

[3] Bakan Işık’tan flaş İncirlik açıklaması –Hürriyet, 04.01.2017  link

[4] US suggested YPG change its name to shift optics on terror links, TRT World link

[5] Gazeteci Mehmet Kancı : tweet zinciri için link

 

YORUMUNUZU BIRAKIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.